Kasten Yaralama Suçu

KASTEN YARALAMA SUÇU VE UNSURLARI,TÜRK CEZA KANUNU,TCK,ANKARA CEZA AVUKATI,CEZA AVUKATI

Kasten Yaralama Suçu

Kasten Yaralama Suçu

Kasten yaralama suçu, Türk Ceza Kanunu’nun kişilere karşı işlenen suçlar arasında en sık rastlanan fiil türüdür. Bu suç, failin kastı, mağdurun uğradığı zararın niteliği, kullanılan aracın tehlikeliliği ve neticenin ağırlığına göre farklı şekillerde cezalandırılır.

Kasten yaralama suçu, Türk Ceza Kanununun 86. ve 87. maddelerinde düzenlenmiştir. TCK m.86/1, suçun temel hâlini tanımlarken, TCK m.86/2, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralamalarda şikayet koşulunu düzenler. Suçun nitelikli halleri TCK m.86/3 ile düzenlenmiş olup TCK m.87 ise mağdurun ağır şekilde yaralanması veya ölümü hâlinde cezayı artıran neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” hükümlerini içerir.

Yasa koyucu, bu düzenlemelerle failin kastının yönünü ve neticenin ağırlığını dikkate alarak cezalandırmayı kademelendirmiştir. Örneğin, bir kişinin yüzünde kalıcı iz kalması veya hayati tehlike geçirmesi hâlinde, basit yaralamadan farklı olarak TCK m.87 devreye girer.

Yaralama fiilinin sonucu mağdurun ölümüne veya kalıcı sakatlığa yol açmışsa, failin kastı öldürmeye yönelmemiş olsa dahi sorumluluk neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama kapsamında değerlendirilir.

Dolayısıyla kasten yaralama suçunun yasal düzenlemesi, hem failin iradesine hem de sonucun ağırlığına göre cezayı belirleyen sistematik bir yapıdadır.

Kasten Yaralama Suçunun Cezası Nedir?

Kasten yaralama suçunun cezası, fiilin niteliğine, mağdurun uğradığı zararın ağırlığına ve failin kastına göre değişir. Ceza artırımında failin öngörülebilirlik derecesi esas alınacaktır.

-Temel hâl (TCK m.86/1):
Bir kimsenin vücuduna acı veren veya sağlığını bozan eylemlerde bulunan fail, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

-Basit yaralama (TCK m.86/2):
Eğer yaralama basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeydeyse, ceza dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Bu hâl şikâyete tabidir.

-Nitelikli yaralama (TCK m.86/3):
Suçun silahla, kamu görevlisine karşı, savunmasız kişiye karşı veya kamu görevlisinin görevi nedeniyle işlenmesi hâlinde ceza yarı oranında artırılır.

-Ağır netice hâlleri (TCK m.87):
Mağdurun hayati tehlike geçirmesi, organ veya duyu kaybı, yüzünde sabit iz kalması, gebeliğin sona ermesi veya ölümle sonuçlanması durumunda ceza bir kat ila iki kat artırılır; ölüm hâlinde 8–16 yıl arası hapis cezası uygulanır.

Eğer fail, yaralama fiilinin ölümle sonuçlanabileceğini öngörebilecek durumda ise taksir düzeyinde de olsa sorumlu tutulur (s. 7).

Bu durum, TCK m.23’teki “kastı aşan sorumluluk” kuralının bir yansımasıdır.

 

Kasten Yaralama Suçunun Unsurları Nelerdir?

Kasten yaralama suçunun oluşabilmesi için hem maddi hem manevi unsurların birlikte gerçekleşmesi gerekir.

  1. Maddi Unsur (Fiil ve Netice)

Maddi unsur, failin hareketi, mağdurun zararı ve aralarındaki nedensellik bağıdır.
Bu fiil, doğrudan fiziksel saldırı (yumruk, tekme, bıçaklama) veya dolaylı etki (yakıcı madde dökme, kimyasal madde verme) şeklinde olabilir.

Ancak yaralama suçunun tespiti için yapılacak inceleme yalnızca fiziksel saldırı ile sınırlı kalmayacaktır. Zira, saldırı bedene dolaylı etki yaratan davranışlarla da işlenebilmektedir.

Maddi unsurun varlığı için mağdurun vücut bütünlüğünde bozulma, vücudunda acı veya sağlık bozulması ya da kişinin ruhsal sağlığında zarar meydana gelmiş olması gerekir. Eylem sonucu hiçbir fizyolojik veya ruhsal bozulma yoksa suç oluşmayacaktır.

Bu nedenle, kasten yaralama suçuna ilişkin yapılan yargılamalarda öncelikli olarak mağdurun uğradığı bedensel veya ruhsal zarara ilişkin tespit yapıldığı için zarar ile sanık arasındaki nedensellik bağı incelenmektedir.

  1. Manevi Unsur

Kasten yaralama suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, mağdurun vücut bütünlüğüne bilerek ve isteyerek zarar verme iradesine sahipse kasten yaralama suçu oluşur. Kastın varlığı, failin fiilinin bilincinde olmasını ve neticeyi istemesini gerektirir. Failin eylemi sonucu mağdurun bedensel bütünlüğü bozulmuş ancak fail bu sonucu istememiş veya öngörmemişse, kasten yaralama değil, taksirle yaralama söz konusu olur.

Kastın tespiti, ceza yargılamasında en kritik unsurdur. Failin amacı, fiilin niteliği ve mağdur üzerindeki etkisi birlikte değerlendirilir. Eğer failin kastı yalnızca yaralamaya yönelmişken mağdur ölmüşse, bu durumda fail neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama (TCK m.87) hükümleri uyarınca cezalandırılır; zira öldürme kastı yoktur.

Ancak failin sonucu öngörmesi mümkün değilse, taksirle yaralama (TCK m.89) hükümleri devreye girer.Ancak kastın yönü belirleyici önem taşır: Failin amacı öldürmek değil, sadece yaralamaksa, netice ağır dahi olsa fiil “kasten yaralama sonucu ölüm” olarak değerlendirilir.

Kasten Yaralama Suçu Nasıl Gerçekleşir?

Kasten yaralama suçunun gerçekleşmesi için failin mağdurun vücut bütünlüğünü bilerek ve isteyerek ihlal etmesi gerekir. Bu ihlal, fiziksel temas yoluyla olabileceği gibi dolaylı eylemlerle de meydana gelebilir.

Yaralama fiilinin direkt olarak elle, ayakla, aletle veya başka bir cisimle doğrudan fiziksel temas kurularak yapılması gerekmez. Fail, mağduru ateşe iterek, tehlikeli maddeye maruz bırakarak ya da itme sonucu düşürerek de yaralama suçunu işleyebilir.

Bu nedenle, mağdurun hastaneye yatırılması veya ameliyat geçirmesi şart değildir.

Kasten Yaralama Suçunun Nitelikli Halleri

Kasten yaralama suçunun nitelikli halleri, Türk Ceza Kanunu’nun 86/3. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu haller, suçun daha ağır cezayla karşılanmasını gerektirir.
Kanun, toplumsal değerleri ve mağdurun korunmasını gözeterek bu halleri özel olarak belirlemiştir.

  1. Silahla Yaralama

Silahla yaralama, kasten yaralama suçunun en sık karşılaşılan nitelikli hâlidir.

TCK m.6’da silah kavramı geniş biçimde tanımlanmıştır: saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış araçlar yanında, yaralama yeteneği bulunan her türlü nesne de silah sayılır.

Silah unsuru, saldırı amacı ve saldırının biçimi ele alınarak değerlendirilen bir kavramdır. Fiilen yaralama kabiliyeti bulunan her nesne, silah olarak değerlendirilmelidir.Bu minvalde; kemer, taş, soba maşası, bıçak, demir çubuk, şemsiye, makas, hatta cam bardak bile, kişilerde yaralanmaya elverişli olacak şekilde kullanıldığında “silah” olarak kabul edilir.

Yargıtay yukarıda yazılanlarla paralel olarak; somut olaylarda silah kavramını “nesnenin yaralama kabiliyeti ve kullanıldığı şekil” üzerinden değerlendirir.

Bu yaklaşım, kanunun amacına uygundur çünkü yaralamanın tehlikeliliği kullanılan aracın türünden ziyade mağdur üzerindeki etkisine bağlıdır.

 

  1. Kamu Görevlisine Karşı Yaralama

TCK m.86/3-c’ye göre, suçun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi hâlinde ceza yarı oranında artırılır. Bu düzenleme, kamu hizmetinin saygınlığını ve sürekliliğini koruma amacını taşır.

Yargıtay kararlarında da, polis memuru, öğretmen, sağlık personeli gibi kamu görevlilerine karşı görev esnasında işlenen fiillerde bu nitelikli halin uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Burada korunan hukuki değer yalnızca bireysel vücut bütünlüğü değil, “kamu otoritesine duyulan güven”dir.

  1. Üstsoya, Altsoya, Eşe veya Kardeşe Karşı Yaralama

Aile bireyleri arasındaki şiddet, toplumda ciddi bir ahlaki ve sosyal sorun olarak görüldüğünden, bu eylemler cezayı ağırlaştırır.
TCK m.86/3-a uyarınca, suçun üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenmesi hâlinde ceza yarı oranında artırılır.

Burada fail ile mağdur arasındaki yakınlık, cezayı artırıcı bir neden olarak kabul edilir. Çünkü aile içi şiddet, yalnızca mağdurun beden bütünlüğünü değil, aynı zamanda aile birliğini ve toplumsal düzeni de zedeler.

Kişinin, üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı işlenen yaralama suçu, basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olsa dahi suçun soruşturulması ve kovuşturulması için mağdurun şikayeti aranmaz.

  1. Savunmasız Kişiye Karşı Yaralama

Savunmasız kişiye karşı yaralama, Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen nitelikli hallerden biridir. Bu nitelikli halin “suçu şikâyete tabi olmaktan çıkaran” ve cezanın yarı oranında artırılmasını gerektiren bir durum olduğu vurgulanmıştır. Buna göre, failin eylemi mağdurun savunma yeteneğinin sınırlı olduğu bir zamanda gerçekleşmişse, artık kamu davası şikâyet aranmaksızın yürütülür ve verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Kanun koyucu, “beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenen kasten yaralama fiilinin” daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli hal olduğunu belirten hükmü ile mağdurun kendini koruma olanağının bulunmadığı durumlarda failin eyleminin bireyde ve kamuda yarattığı etkinin daha ağır olumsuzluklara neden olacağı kabul görmüştür.

  1. Kamu Görevlisinin Görevini Kötüye Kullanarak Yaralaması

Kamu görevlisinin, görevini kötüye kullanarak kişiye zarar vermesi hâlinde, bu durum da nitelikli hal sayılır. Burada failin sıfatı cezayı artırır, çünkü kamusal yetkiyi kötüye kullanmak devlete duyulan güveni sarsar. Örneğin, belediye zabıtasının görev esnasında vatandaşı darp etmesi olayında bu nitelikli hal uygulanacaktır.

 

Kasten Yaralama Suçunun Ağırlaştırıcı Nedenleri (TCK m.87)

Kasten yaralama suçunun ağırlaştırıcı nedenleri, mağdurun maruz kaldığı eylem neticesinde doğan olumsuzluğun ağırlığına göre belirlenmiştir. TCK m.87, mağdurun hayati tehlike geçirmesi, organ kaybı yaşaması, kalıcı iz kalması veya ölmesi gibi hallerde cezayı kademeli olarak artırır.

  1. Hayati Tehlike Geçirme (TCK m.87/1-d)

Mağdurun yaşamsal tehlike geçirmesi hâlinde ceza bir kat artırılır. Hayati tehlike geçirme tanımlamasından; gerçekleştirilen yaralama eylemi sonucunda mağdurda yaralamaya bağlı olarak ölüm riski oluştuğu anlaşılmaktadır. Fiil sonrasında mağdurun yaşamı tehdit altına girmiş ve yaralamanın neticesi ağırlaşmıştır.

Bu nedenle, darp fiilinden farklı olarak, tıbbi raporla saptanan hayati tehlike hâllerinde TCK m.87/1-d uyarınca ceza artırımına gidilmektedir.

  1. Organ veya Duyu Kaybı (TCK m.87/2-a)

Eğer mağdurun bir organı veya duyusu (örneğin göz, kulak, el) tamamen işlevini kaybederse ceza iki katına kadar artırılır. Ancak yaşanan duyu kaybı kalıcı olmalı ve bu durum hekim raporu ile ortaya konulmalıdır.

Bu durum, yaralamanın en ağır biçimlerinden biridir çünkü mağdurun yaşam kalitesi kalıcı biçimde etkilenir.

 

  1. Yüzde Sabit İz (TCK m.87/1-b)

Mağdurun yüzünde kalıcı bir iz kalması da ağırlaştırıcı nedenlerden biridir. Bu tür yaralanmalar, hem estetik hem psikolojik etkiler yarattığından verilecek olan cezanın artırılmasına neden olacaktır. Yüzde sabit izin, mağdurun sosyal hayatını etkileyen kalıcı bir deformasyon olması gerekmekte ve bu durumun da hekim raporu ile ortaya konulması gerekmektedir.

 

  1. Gebeliğin Sona Ermesi (TCK m.87/2-c)

Failin fiili sonucu mağdurun gebeliğinin sonlanması durumunda, failin cezası artırılır. Bu hükme göre, failin eylemi sonucu mağdur kadının gebeliği sona ererse, yani cenin ölürse, failin sorumluluğu iki kat artırılmış ceza ile karşılanır.

Gebe bir kadına karşı gerçekleştirilen eylem sonucunda çocuğun düşmesi, ceninin anne karnında ölmesi anlamına gelir. Bu durumda, ceninin kendiliğinden düşmesi ile tıbbi müdahaleyle rahimden alınması arasında bir fark yoktur.

Ancak “gebeliğin sona ermesi” ile “erken doğum” arasındaki fark önemlidir. Eğer çocuk canlı olarak doğmuşsa, bu durumda “vaktinden önce doğum” söz konusudur ve TCK m.87/1-e kapsamında değerlendirilir. Ancak doğum sonucunda cenin ölü doğmuşsa veya doğmadan ölmüşse, bu durumda artık TCK m.87/2-e uyarınca gebeliğin sona ermesi (düşük) hali meydana gelmiştir.

5.Ölüm Sonucu (TCK m.87/4)

Kasten yaralama suçunun en ağır nitelikli hâllerinden biri, yaralama fiilinin ölümle sonuçlanmasıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 87. maddesinin 4. fıkrasında, bu durum özel olarak düzenlenmiştir.

Bu suçun en kritik unsuru failin kastının yödür. Eğer failin kastı doğrudan öldürmeye yönelikse, artık bu eylem “kasten öldürme” suçunu oluşturur. Ancak failin kastı yaralamaya yönelik olup ölüm öngörülebilir nitelikteyse, netice sebebiyle ağırlaşmış yaralama hükümleri uygulanır. Ancak ölüm öngörülemezse, taksir hükümleri devreye girecektir.

Bu hüküm, kastın sınırlarını belirleyen en önemli ilkelerden biridir ve TCK m.23 ile doğrudan ilişkilidir.

Dolayısıyla failin, yaralama sonucunda ölüm meydana gelmesinden sorumlu tutulabilmesi için ölüm neticesini öngörebilmesi gerekir. Eğer ölüm neticesi failin eyleminden tamamen bağımsız bir dış etken sonucu meydana gelmişse (örneğin mağdurun daha önce var olan bir kalp hastalığı sonucu ani ölüm gerçekleşmişse) fail bu neticeden sorumlu tutulamaz.

Kasten Yaralama Suçu Şikayete Tabi Midir?

Kasten yaralama suçunun şikayete tabi olup olmaması, yaralamanın ağırlığına bağlıdır.
Türk Ceza Kanunu’nun 86/2. maddesi, “basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikteki yaralamaların şikayete tabi olduğunu” düzenler. Buna göre, mağdurun yaralanması hafif nitelikteyse, kamu davası açılabilmesi için mağdurun şikayetçi olması zorunludur.

Ancak yaralamanın nitelikli veya ağır neticeli hâllerinde (örneğin silahla yaralama, kamu görevlisine karşı yaralama, organ kaybı veya ölüm) suç resen soruşturulur.
Bu tür durumlarda, Cumhuriyet savcılığı mağdurun şikayeti olmasa dahi soruşturma başlatmakla yükümlüdür.

Şikayet süresi, TCK m.73 uyarınca fiil ve failin öğrenilmesinden itibaren altı aydır.
Bu sürenin geçirilmesi hâlinde, şikayet hakkı düşer. Yargıtay uygulamasında da, altı aylık sürenin hesaplanmasında mağdurun fiili ve faili kesin biçimde öğrendiği tarih esas alınır.

 

Kasten Yaralama Suçunda Hangi Mahkeme Görevlidir?

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. maddesine göre, Ağır Ceza Mahkemesi, kanunda açıkça belirtilen veya hapis cezası 10 yıldan fazla olan suçlara bakmakla görevlidir.

 

Dolayısıyla, kasten yaralama sonucunda ölümün meydana gelmesi suçlamasında suçun işlendiği yer Ağır Ceza Mahkemeleri görevli iken diğer yaralama suçlamalarında Asliye Ceza Mahkemeleri görevli olacaktır..

 

Kasten Yaralama Suçunda Hangi Delillere Dayanılır?

Yaralama suçlarında en belirleyici delil adli tıp raporlarıdır. Adli rapor, mağdurun yaralanmasının niteliğini, derecesini, hayati tehlike oluşturup oluşturmadığını, sabit iz veya organ kaybı bulunup bulunmadığını ortaya koyar.

Bu rapor, hem suçun vasfını hem de uygulanacak maddeyi (TCK 86, 87) doğrudan etkiler.
Bunun beraberinde; yaralama suçunu maddi unsurunun yanında manevi unsurlarının  tespitinde de adli rapor önemli rol oynar. Tıbbi bulgular olmaksızın fiilin ağırlığı doğru belirlenemez.

Bunlar dışında; Olay yeri inceleme raporları, görüntü kayıtları, tanık ifadeleri, mağdurun beyanı ve kullanılan silahın fiziksel özellikleri (örneğin kemer, bıçak, taş) delil niteliği taşır.

 

Kasten Yaralama Suçunda Nasıl Şikayetçi Olunur?

Basit yaralama suçlarında mağdurun şikayeti, davanın başlaması için şarttır. Ancak soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olmayan yaralama suçlarında suçun öğrenilmesi (ihbarı) üzerine re’sen harekete geçilir.
Şikayet; Cumhuriyet Başsavcılığı’na, polis veya jandarma karakoluna, ya da doğrudan Sulh Ceza Hakimliği’ne yapılabilir.

Şikayet sözlü veya yazılı şekilde yapılabilir; yazılı yapılması hâlinde imzalı dilekçe sunulmalıdır.
Şikayet dilekçesinde, olayın tarihi, mağdurun kimliği, failin bilinen bilgileri, olayın kısa anlatımı ve delil olarak sunulan belgeler (örneğin hastane raporu, kamera kaydı, tanık listesi) yer almalıdır.

Yerleşik Yargıtay uygulamalarında, şikayetin geçerli sayılabilmesi için mağdurun irade açıklamasının açık olması gerektiğini vurgulanmıştır.

Eğer suç re’sen soruşturulan bir nitelikteyse (örneğin silahla yaralama, organ kaybı, ölüm) şikayet gerekmez. Cumhuriyet savcılığı tarafından suçun öğrenilmesi veya ihbarı üzerine doğrudan soruşturma başlatılır.

Av. Berke Balaban |  İmar Avukatı | Ceza Avukatı | Şirket Avukatı | Boşanma Avukatı | Ankara Avukat | Çayyolu Avukat | Balgat Avukat
Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.