Banka hesabı üzerinden tahsilat yapılması, işlemin tarafları, miktarı doğru olduğu ve gerçek durumla uyumlu olduğu sürece elbette yasal.

18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilebilecek durumlar:

Vergi ile ilgili tutulan hesap ve muhasebe işlemlerinde hile yapma

 Yasal olmayan özel defterler tutma

 Gerçek olmayan yahut işlemle ilgisiz kişiler adına hesap açma

 Tutulan belge, defter ve kayıtlarda tahrifat yapma yahut tahrifat yapılan belgeyi kullanma

 Yetkili kişilere tutulan defter, kayıt ve belgeleri ibraz etmeme, gizleme

 Yanıltıcı belge düzenleyerek kullanma

➢ 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebilecek durumlar:

 Yalnızca Maliye Bakanlığı ile anlaşması olan kişilerin basabileceği belgeleri anlaşma olmaksızın basma

 Yetkisiz kişilere basılan bu belgeleri kullanma

➢ 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebilecek durumlar:

 Vergi ile bilgiler içeren defter, belge ve kayıtların yok edilmesi

 Defter sayfalarını değiştirme, yok ederek yenilerini ekleme

 Sahte belge düzenleme ve bunları kullanma

Vergi cezası en fazla ne kadar

IBAN’a para göndermenin cezası var mı? Normal şartlar altında IBAN yoluyla para göndermek herhangi bir suç teşkil etmediğinden cezası da yoktur.

Doğrudan açık cezaevine geçiş hakkı bulunun hükümlüler şunlardır:

Kasıtlı suçlardan üç yıl veya daha az hapis cezasına mahkum olan hükümlüler doğrudan açık cezaevine geçiş hakkına sahiptir. Örneğin, adam yaralama, dolandırıcılık, hürriyeti tahdit, mala zarar verme, tehdit gibi suçlarda mahkumun aldığı hapis cezasının 3 yıl veya altında olması halinde doğrudan açık cezaevine geçiş hakkına sahiptir.

Cezaları yüksek güvenlikli cezaevlerinde veya kapalı cezaevlerinin yüksek güvenlikli kısımlarında infaz edilen hükümlüler, toplam cezalarının 1/3’ünü bu cezaevlerinde “iyi halli” olarak geçirip koşullu salıverilmelerine 3 yıl veya daha az süre kalınca açık cezaevine geçiş hakkını kazanabilirler.

Taksirli suçlarda ise beş yıl veya altında bir cezaya mahkum olan hükümlüler doğrudan açık cezaevine geçiş hakkına sahiptir. Örneğin, ölümlü trafik kazası veya iş kazası nedeniyle 5 yıl veya altında ceza alanlar doğrudan açık cezaevine geçiş hakkına sahiptir.

Hükümlü hakkında adli para cezası verildiği halde bu adli para cezası ödenmediği için hapis cezasına çevrilmişse bu ceza da doğrudan açık cezaevinde infaz edilir.

İcra-İflas Kanunu’nda düzenlenen icra-iflas suçları nedeniyle tazyik hapsine mahkum edilenler de doğrudan açık cezaevine geçiş hakkına sahiptir.

Ceza miktarı ne olursa olsun, örgütlü suçlar, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar ve cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlarda doğrudan açık cezaevine geçiş hakkı yoktur. Örneğin, cinsel taciz suçundan 2 yıl ceza alan bir kişi ceza miktarı düşük olsa bile doğrudan açık cezaevine geçemez. Bu suçlardan hükümlü olan kişiler, kapalı cezaevine alındıktan sonra aşağıda yazdığımız diğer koşulları sağladığında açık cezaevine geçecektir.

Ölüm trafik kazası sonucunda meydana gelmişse kazanın tek taraflı mı çift taraflı mı olduğu destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesinde büyük önem taşır. Trafik kazalarından kaynaklanan ölümler sonucu istenen destekten yoksun kalma tazminatından sigorta şirketleri sorumludur

Ülkemizde yargılamalar maalesef uzun sürmektedir. Yargılamaların uzun sürmesi gerek yargı mensuplarını gerekse de vatandaşları ziyadesi ile üzmektedir. Adil yargılamanın önemli bir unsuru da yargılamanın süresi içerinde tamamlanmasıdır. Bazı davalar uzun süre sürüp doğru bir şekilde karara bağlansa da yargılamanın uzun sürmesi de ayrı bir ceza gibi algılanabilmektedir. Tabi bazen bu süreçlerde hak kayıpları da olabilmektedir. Örneğin ; bir kişinin haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanması durumunda yargılamanın uzaması durumunda kişinin de o süreçte tutuklu kalması ciddi bir hak kaybına yol açacaktır. O yüzden karar verilirken son derece dikkatli bir şekilde araştırmaların yapılması ve dikkatli davranılması gerekmektedir. Yargılamaların hızlı ve etkili olması için burada yargı mensuplarından vatandaşlara herkese önemli bir görev düşmektedir.

Uyuşturucu davaları da diğer davalar gibi uzun sürebilmekte ve kimi zaman hak kayıpları yaşanabilmektedir. Özellikle uyuşturucu imal veya ticareti suçlarında soruşturma aşamasında gerekli delillerin ve araştırılmaların geç gelmesi soruşturma aşamasının biran önce sonuçlanmasını engellediği için kovuşturma aşamasına geçilememektedir. Örneğin; uyuşturucu ticareti suçlarında sıklıkla yaşanan sıkıntılardan biriside uyuşturucu maddelerin kriminale gönderilirken yaşanan gecikmedir. Bu süreçte Adli Tıp Kurumuna incelenmek üzere gönderilen uyuşturucu maddelerinin incelemesinin ve soruşturma dosyana eklenmesi uzun süre aldığı için soruşturma aşamasından kovuşturma aşamasına geçilememektedir. Bu süreçte kişinin uzun süre tutuklu olması hak kaybına neden olmaktadır. Özellikle bu hususta tutuklu işlerin daha ivedi bir şekilde halledilmesi gerekmektedir. Kavuşturma aşamasında yani dosyanın mahkeme taşınması  durumunda soruşturma aşamasında tüm delillerin eksiksiz bir şekilde tamamlanmış olması gerekir. Aksi takdirde mahkeme eksik hususların bulunması durumunda dosyayı iade etmesi söz konusu olmakta bu da yargılamayı uzatmaktadır. Kavuşturma aşamasında mahkeme günü verilirken iş yoğunluğu dikkate alınarak duruşma günü takdir edilmektedir. Bu da İstanbul gibi iş yoğunluğunun fazla olduğu illerde duruşma günü tayinleri daha uzun olabilmektedir. 

Mahkeme aşamasında tüm delillerin eksiksiz toplanmış olması durumunda daha kısa süreli celselerde dosya sonuca ulaşabilir. Ancak; dosyada eksik hususların bulunması , şüphelilerin, tanıkların dinlenilmesinde aksaklıklar gecikmeler olması durumunda da yargılama uzayabilmekte. Örneğin; olayda olay yeri tutanağı düzenleyen polisler, uyuşturucu davalarında sıklıkla tanık olarak dinlenebilmektedir. İlgili polis memurlarının duruşmaya gelmemesi veya tayinin çıkması nedeniyle duruşmaya katılamaması da yargılamayı uzatabilmektedir. Keza yine ; uyuşturucu ticareti suçlarında sanık savunmasının avukat eşliğinde alınması gerekmekte olup; baroca atanan veya özel müdafinin dosyaya mazeret koyması durumundan ifade alınamayacağı için yargılama uzayabilmektedir. Dolayısıyla yargılamanın unsurları olan taraflardan kaynaklanan sebeplerden dolayı da yargılamalar uzayabilmektedir. 

Uyuşturucu davasında, mahkeme tarafından hüküm verildiğinde, kişi kararı istinafa taşıma ve sonrasında şartların oluşması halinde temyize başvurabilir. Yargılamaların uzun sürmesinin önemli unsurlardan bir tanesi de istinaf veya temyiz de dosyaların kararı çıkması uzun sürmesidir. Uyuşturucu davalarında ; istinafa veya temyize giden mahkeme dosyaları uzun yıllar ilgili dairelerde karara çıkmayı beklemektedir. Burada da yine iş yükünün fazla olması gibi sebepler dosyaların karara çıkmasını zorlaştırmakta ve yargılama süresi daha da uzun olmaktadır. 

Yargılamaların en kısa sürede sonuçlanması gerek adil yargılanma hakkı için son derece önemli olduğu kadar kişilerin yargılama süresi içerinde gerek psikolojisini gerekse de sosyal yaşantısını etkileyebilmektedir. Bu yüzden , yargılamaların kısa sürede sonuçlanması için yukarıda da anlattığım şekilde yargılamaların ayağını oluşturan tüm unsurların ve tarafların etkin olması gerekmektedir.  

Yakalanan Kişinin Mahkemeye Götürülme Süresi ve Serbest Bırakılması (CMK 94) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen yakalama emri üzerine soruşturma veya kovuşturma evresinde yakalanan kişi, en geç yirmi dört saat içinde yetkili hâkim veya mahkeme önüne çıkarılır. (CMK m.94/1)

TCK Madde 188 – (1) “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve iki bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Uyuşturucu maddeyi kullanmak, satın almak, kabul etmek ve herhangi bir şekilde bulundurmak suçları, 2 ila 5 yıl arasındaki hapis cezasıyla cezalandırılır. Eğer uyuşturucu kamuya ait açık ve toplu kullanım alanında yakalanmışsa, cezada bazı değişimler meydana gelir.

“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve iki bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”

  • Halk arasında kısaca miras davası olarak adlandırılan Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası, muristen geriye kalan taşınır, taşınmaz, hak ve borçların mirasçılar (yasal veyahut atanmış mirasçılar) arasında yasal miras payları oranında paylaştırıldığı, Elbirliği mülkiyetinin Paylı Mülkiyete dönüştürüldüğü veyahut satış suretiyle paydaşlığın giderildiği dava türüdür.
  • Açılmış olan Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) davası yargılaması sonuçlandıktan sonra terekede yer alan evin satışı Satış Memurluğu tarafından gerçekleştirilir. İhale yolu ile (Açık Artırma Usulü / Paydaşlar Arasında İhale) evin satışı gerçekleşebilmektedir. Satışın ne kadar sürdüğü konusunda ise gerek yargılamanın seyri gerek mahkeme ve dairelerin iş yoğunluğu açısında net bir tarih belirtilmemektedir.
  • Muristen geriye kalan taşınır ve taşınmazların, dava açmadan da paylaşılması mümkündür. Bunun için her bir paydaşın (varisin) fikir birliğine vararak bir sözleşme imzalaması gerekmektedir. İmzalanacak olan bu taksim sözleşmesinin alanında uzman bir avukat tarafından hazırlanması sizin yararınıza olacaktır. Zira muristen geriye taşınır ve taşınmaz mallar kaldığı gibi, hak ve borçlar da kalabilmektedir. Bu durumda her bir değerin sözleşmede belirtilmesi daha sonra yeniden uyuşmazlık yaşamamanız adına önem arz etmektedir.
  • Avukatlık Kanunu m. 164’e göre; avukatlık ücreti yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi olarak kararlaştırılabilir. Alt sınır olarak ise AAÜT’e belirlenen ücretten daha düşük bir bedel karşılığında anlaşılamaz. Bu kapsamda terekenin değeri açısından Avukatlık ücreti de değişkenlik gösterebilmektedir. Mahkemece tayin edilecek olan “İlam Vekalet Ücreti”ni ise her bir varis payı oranında ödemektedir.
  • Varislerin niceliği, ikameti (yurtdışı, yurtiçi), terekenin kapsamı gibi faktörler davanın sonuçlanması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu minvalde miras davalarının kaç yıl süreceği hususunda net bir süre belirtilmemektedir.
  • Miras davası olarak kısaca adlandırılan Ortaklığın Giderilmesi Davasında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Davayı görmeye yetkili olan mahkeme ise terekeye dahil olan taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesidir.

Bülten

Bültenimize Abone Olabilirsiniz

Çalışma Saatlerimiz
Pazartesi - Cuma

09:00 - 18:30

Cumartesi

10:00 - 17:00

Pazar

Kapalı

Call Now Button